Mezopotamya, “iki nehir arası” anlamına gelen Yunanca kökenli bir kelime olup günümüzde Irak, İran, Suriye, Kuveyt ve Türkiye’nin belirli bölgelerini kapsayan bir coğrafyadır. Doğu Akdeniz, kuzeydoğu Zagros Dağları ve güneydoğu Arap Platosu ile çevrili olan bu bölge, Bereketli Hilal’in bir parçası olarak bilinir ve insan medeniyetinin kökenlerine ev sahipliği yapmıştır.
Mezopotamya, insanlık tarihindeki önemini hem tarihi, hem ekonomik, hem askeri, hem de dini açılardan taşıyan dünyanın en etkileyici bölgelerinden biridir. Medeniyetin köken aldığı bu bölge, ilk yerleşim yerlerinin, dinlerin ve insanlığın ilk adımlarının atıldığı, doğduğu yer olarak öne çıkar. Günümüzde genellikle Ortadoğu ve Arap dünyasıyla özdeşleştirilse de, Mezopotamya çok daha eski, zengin bir kültürel geçmişe sahip, kadim bir coğrafyadır. Mezopotamya, sadece birçok devlete, medeniyete ve millete ev sahipliği yapmış bir bölge olmanın ötesinde, bir dizi tarihi olaya, gelişmeye ve devrime de tanıklık etmiştir. Şimdi birlikte bu coğrafyaya daha yakından bakalım.
Mezopotamya Kelime Anlamı Nedir?
Bu bölgeyi anlamaya başlamak için kelimenin kökeninden başlamak doğru olacaktır. Yunanca kökenli Mezopotamya kelimesi, “iki nehir arası” anlamına gelir. Mezopotamya’nın en basit tanımıyla kelime anlamı, “iki nehir arası bölge veya ülke”dir. İki nehir ise Fırat ve Dicle Nehirleri’ni temsil eder.
“İki nehir” terimi, Mezopotamya’nın adı içinde Dicle ve Fırat nehirlerine işaret eder. Bu bölge, su ile çevrili olup Arapça’da “El Cezire” olarak bilinir. Basra Körfezi’nin kuzey ucundan başlayarak İncil’de Cennet Bahçesi olarak bahsedilen bu alan, Mısır Bilimci J.H. Breasted tarafından 1916’da “Bereketli Hilal” kavramıyla tanımlanmıştır.
Mezopotamya aynı zamanda, binlerce yıllık tarihi boyunca dünya kültürüne ve sosyal gelişmeye önemli katkılar sunan çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Yazı ve tekerleğin bulunması, denizcilik, 24 saatlik gün kavramı, bira yapımı, medeni hakların düzenlenmesi ve ekin sulama gibi birçok gündelik faaliyet, bu topraklarda geliştirilmiş ve bugün bile yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu faaliyetler, Mezopotamya’nın iki nehir arasında bulunan bu büyük uygarlıklara ev sahipliği yapan bölgede ilk olarak ortaya çıkmıştır.
Fırat ve Dicle Nehirleri
Fırat: Güneydoğu Asya’nın en uzun akarsuyuna sahip olan Fırat Nehri, yaklaşık 2800 km uzunluğunda olup Türkiye’den doğar ve Basra Körfezi’ne dökülmek üzere birçok ülkenin sınırlarından geçer.
Dicle: Güneydoğu Asya’nın en uzun akarsularından biri olan Dicle Nehri de Türkiye’den doğar ve birleşerek Basra Körfezi’ne dökülmek üzere Şatt’ül Arap’ta bir araya gelir.
Bölge halkı, bu iki nehri o kadar benimsemiştir ki, onları adeta canlı varlıklar gibi düşünmüş ve birleşmelerini “aşk” olarak tanımlamıştır. Erkek çocuklarına “Fırat”, kız çocuklarına ise “Dicle” nehirlerinin adlarını vermişlerdir. Bu sadece Türkler, Kürtler ve Araplar için değil, aynı zamanda Ermeniler, Zazalar ve diğer etnik gruplar için de büyük bir öneme sahiptir. Örneğin en yaygın kullanılan Ermeni isimlerinden biri olan “Dikris”, Dicle Nehri’nin Ermenice adıdır.
Bu iki nehir, bölge halkı için sadece önemli bir geçim kaynağı olmakla kalmamış, aynı zamanda yüzyıllardır devam eden bir figür ve aktör olmuştur.
Mezopotamya Bölgesi Neresi?
Mezopotamya, kabaca ifade etmek gerekirse Fırat ve Dicle Nehirleri arasında kalan bölgeyi ifade eder. Günümüz devletleri açısından düşündüğümüzde, Mezopotamya’nın sınırları daha çok Irak’ın sınırları içindedir. Irak, Kuzeydoğu Suriye, Güneydoğu Anadolu ve Güneybatı İran coğrafyaları, Mezopotamya’nın genel sınırları içine dahildir. Mezopotamya bölgesi aynı zamanda Bereketli Hilal sınırları içindedir.
Bereketli Hilal
Adını, bölgenin hilal şeklinde olmasından alan Bereketli Hilal, Irak’ın büyük bir bölümünü kapsayarak, Mezopotamya’nın tamamını içerir. Hilal’in doğu sınırları, İran’ın güneybatısını içine alarak Suriye, Lübnan, Ürdün ve Filistin’e de uzanan bir alanı kapsar. Bereketli Hilal kavramını ilk kez kullanan kişi, ABD’li tarih bilimci ve arkeolog James Henry Breasted’tir.
Mezopotamya Uygarlıkları
Mezopotamya, tarih boyunca birçok devlete, millete ve uygarlığa ev sahipliği yapmış, medeniyetin doğduğu yer olarak büyük bir öneme sahiptir. Mezopotamya’nın tarihi, bu topraklar üzerinde bir dizi uygarlık tarafından yazılmıştır. İşte bu kadim coğrafyada yaşamış olan bazı medeniyetler:
- Sümerler
- Akadlar
- Babiller
- Asurlular
- Elamlar